Doğal ve Tarihi Değerleri Koruma Derneği üyeleri Gümüşhane’de tarihi Süleymaniye mahallesi, Tekke Beldesi ve Bahçecik mahallelerini kapsayan tanıtım ve koruma için farkındalık gezisi düzenledi. Program Prof. Dr. Coşkun Erüz ve Tarih Öğretmeni Esin Saraçoğlu’nun rehberliğinde gerçekleştirildi.
Doğal ve Tarihi Değerleri Koruma Derneği Başkanı Prof. Dr. Coşkun Erüz etkinlikle ilgili yaptığı açıklamada: “Gümüşhane’de tarihi Süleymaniye mahallesi, Tekke Beldesi ve Bahçecik mahallelerini kapsayan gezimizi tamamladık. Gümüşhane‘nin Kanuni Sultan Süleyman tarafından kurulduğu kaynaklarda belirtilen, tarihi madencilerin Anadolu madenci başkenti diye de tanımlanan Osmanlı döneminde Madencilerin yetiştirildiği ve yetişen madencilerin de buradan Anadolu’daki diğer madenci coğrafyalarına gönderildiği madenciliğin başkenti diye tanımlanan Süleymaniye Mahallesi’nde gezimize başladık. Süleymaniye mahallesinin bir zamanlar 60 bin nüfusu barındırdığı ve tabi sonra madenlerin kapanmasıyla birlikte Gümüşhane ve Gümüşhane’ye bağlı diğer madenlerdeki madencilerin büyük bir kısmının göçmesi sonucunda nüfusu 6 bin’e kadar düştü ve mübadele öncesi nüfus 6 bin’dir.
Şehrin içerisinde geçmişteki çok ihtişamlı dönemden kalan camiler, kiliseler ve şu anda hala gezilebilir durumda olan 4 tane tarihi hamam mevcut bunları da bir şekilde gezip dolaştık yerinde inceleme şansı elde ettik. Gezimiz boyunca her yapının tarihi konusunda uzmanlar ve ilgililer tarafından paylaşımlarda bulunuldu. Ayrıca yerleşimde bulunan insanlardan mahallenin yaşam kültürü hakkında bilgiler alındı. Süleymaniye’de yapıların üzerindeki mesela hamamın birinin tamamı ahır olduğu için içine kimse giremedi. Çevresine gittiğimizde yapılarla ilgili net bir şekilde barkodlu geniş olarak bilgilendirecek bir tabela yoktu. Bilgilendirme için orada bulunan herhangi bir rehberde olmadığı için biz konuya hakim olan, alana hakim olan bilgili olan bir ekip olmamız dolayısıyla biz kendi başımıza bizimle gelenleri yeterince bilgilendirdik ama bizim dışımızda orada birkaç aile daha gördük geziyordu ve insanlar bize sorup öğrenmek durumunda kaldı şu nerede bu nerede şöyle bir tarihi cami varmış o nerede, tarihi sarı okul varmış o nerede yani bu yerlerin aslında çok iyi bir şekilde tanıtımla sunulması gerekiyor turizm öyle tarihi yerleşim var diyerek olmuyor turizm dediğiniz iyi bir ulaşımın yanında iyi bir tanıtım ve bilgilendirici tabelalar oluşturarak açıklamalarda bitiyor internette geniş bilgilerle birlikte belki barkodlu sistemlerle birlikte tanıtılması gerekiyor aksi durumda tarihi bir şehrimiz çok kötü bir izlenim insanlarda bırakıyor. Bazı insanlar turizm için veyahut da ziyaret için gelmiyor tesadüfen geliyor bizim gittiğimiz gün pazar olmasına karşın havanında çok iyi olmasına rağmen Süleymaniye’de bize göre çok kimse yoktu.
Tekke kalesi 2 Bin yıllık tarihiyle tescili yok!
Süleymaniye mahallesini gezdikten sonra Gümüşhane merkeze uğrayarak oradan Gümüşhane’nin yöresel lezzetlerinden ketesi, çöreği ve katmerinden aldık ve tarihi Tekke Kalesi‘ne gittik. Tekke Kalesi, Şelalesi, Tekke peribacaları ve tarihi yıkılmış halde olan Gümüşhane‘nin Mardin’i denilen mahallesini gezmek istedik sağ olsunlar Tekke Belde Belediye Başkanı Kemalettin Bey’in bize Rehber olarak gönderdiği Mustafa bey ile birlikte sahayı Cami’den başlayarak gezdik. Ne yazıktır ki mahalleye girdiğimizde mahalledeki Tekke Cami ve çevresinin aslında Roma döneminden beri antik bir kale olduğunu mahallelinin dahi maalesef bilmediğini gördük ve mahalledeki o kalenin duvarlarından tutun kalenin tarihi sarnıcını dahi biz gösterdik ve halka anlattık. Roma döneminden beri var olan bir kale ve tarihsel kale Osmanlı’da farklı adlarla anılan Tekke Kalesi tarihi İpekyolu’ndan günümüze Harşit Vadisi üzerinden geçen tarihi kervan ve strateji yolunu kontrol altında tutan çok önemli bir kale ama herhangi bir sıradan kale değil içinde yerleşimi de olan, iç kalesi olan, dış kalesi olan ve bulunduğu konum itibarıyla de her yaşam birimini içerisinde barındıran muhteşem bir yerdi ama ne yazık ki şunu gördük. Tekke kalesi 2 bin yıllık tarihiyle tescili yok kale içerisinde ki yapılardan biz 4 yıl önce geldiğimizde gördüğümüz çok orijinal en az 200 yıllık Türk kültürünün örnek sedirleriyle, misafir odalarıyla, özgün işlemeleriyle var olan evlerinin bir kısmının yerle yeksan olduğunu yıkıldığını gördük.
Kalenin içinde olan yapılar yıkılmış çok üzüldük çünkü tarihi içinde yaşanılan kültürüyle birlikte koruyabilirsiniz. Ne kale koruma altında, ne içinde ki tarihi yapılar hiçbirisi de koruma olmayan bir yer Cami her ne kadar tarihi bir cami ama ona da müdahale edilip güncel tarihi dokusuna çok da uygun olmayan güncel boyamalarla o da elden geçirilmiş maalesef ama Tekke’nin o yıkılmış durumda olan tarihi mahallesinin afet bölgesi olması ve boşaltılması avantajlı, bölgede yeni yerleşimin olmadığını tarihi evlerinde olduğu gibi kalması dolayısıyla muhteşem bir görsel o vadi yürüyerek gittik bahçeler içerisinde muhteşem tarihi bir doku bize sundu.
Tekke Beldesini ziyaret edenlerin hepsi de köyde bize rehberlik eden arkadaşlarla birlikte bilgi paylaşarak değirmen ile diğer yapılarla çok hoş bir doku oluşturduğunu gördük, korunarak yine turizme ve kültüre kazandırılacak muhteşem bir yer olarak dikkatimizi çekti. Devamında ulaştığımız Tekke Şelalesi’de Bahçecik‘den doğup gelen ve yaz günü dahi hala akışını devam ettirmesi dolayısıyla çok güzel, özgün bir şelale hemen yanında bulunan yine Tekke’nin o tek peri bacası da yine kendine has bir kimlikle yerinde duruyordu. Vadi çok güzel gerçekten de tarım kültürüyle bahçeleri ile ve şu anda kullanılmayan tarihi evleriyle antik en az 2 bin yıllık kalesi ile coğrafyada aslında gerçekten bir Ürgüp, bir Mardin, küçük Mardin olabilecek iyi bir tanıtımla, iyi bir çalışmayla mümkün olan bir yer ama gördüğümüz şu an evler teker teker tahrip oluyor ve yıkılıyor.
Koruma maalesef çok az ama buna karşılık yıkılarak ortadan kalkan bina sayısı hızla artıyor. Dolayısıyla Tekke’de bir an önce tarihi yapıların bir şekilde tespiti yapılarak aslına uygun şekilde devlet desteğiyle veya Avrupa Birliği ve diğer kaynaklardan da bulunabilecek fonlarla birlikte o evlerin bir şekilde onarılması gerekiyor. Hak sahipleri tarafından ya da hak sahipleri eğer yapamıyorsa bunların satışını yaparak bu tarihi dokuya meraklı olan köyde yaşamayı seven insanlar alarak Gümüşhane’de veya diğer başka çevreden o evleri ihya edip tekrar tarihi dokusuyla ayağa kaldırması Tekke’nin yeniden cazibe merkezi, tarihi stratejik konumunu güçlendiren bir cazibe merkezi ve turistik alan olmasını sağlama ihtimali çok yüksek mutlaka bunun yapılması gerekiyor.
Gezimizin son durağı olan Bahçecik köyüne gittik. Tarihi 5 asırlık Bahçecik köyü veya mahallesi de Tekke Beldesi gibi aynı mimari dokuya sahip tarihi evleri orada da var ama ne yazık ki orada da ilk gördüğüm şey şuydu çok özel bir mimari yapıya sahip olan tarihi camisi maalesef Tekke Camii’nde olduğu gibi iyi niyetle modern ve daha kullanışlı yapacağız derken yapılan müdahalelerle maalesef o tarihi mihrap yerine hiç gereği yokken daha abartılı bir mihrapla tarihi traverten malzemeden yapılmış olan tarihi caminin girişine yapılan ek bina ve ilk binada kullanılan traverten malzemenin maalesef parlak cilalı ve verniklenmiş traverten kullanılması dolayısıyla nefes almadığından dolayı cami içinde rutubete neden olduğunu gördük.
Artık cami içerisinde de maalesef kötü bir boyama yani modern temiz olsun diye alçıpan alçıyla sıvama ve o tarihi kemeri, kubbesi ve kolonları maalesef neredeyse beton bir bina formuna dönüştü yani tarihi bir camiden betonarme bir cami imajına dönüştü. Çok acı bir durum o yüzlerce yıllık tarihi mimariye riayet edilmediği için de yapının özgünlüğü maalesef zarar görmüş durumda buna dikkat edilmesi gerekiyor.
Köyde şu anda eldeki yapılardan bir kısmı hâlâ tarihi dokusunu koruyor. Köy meydanı ve çevresindeki evler başta olmak üzere köydeki tarihi evler, taş evlerin travertenden yapılmış olan yöresel taştan yapılmış olan binaların o tarihi Osmanlı mimarisi bozulmadan ambarlarıyla, yüklükleriyle, sedirleriyle, nişleriyle, içerdeki evleri ile birlikte tandırı ile birlikte restore edilerek kültürünün sürdürülebilirliğinin sağlanması ve geleceğe taşınması ile birlikte yine bu bölgenin de özellikle yaz aylarında sahillerdeki sıcak havadan kaçan insanların sığınacakları bir haftalık, bir aylık kiralayarak kullanabilecekleri bir merkeze bu bölge dönüştürülebilir.
Bu sayede hem evlerin korunmasını ve yaşatılmasını sağlamak mümkün ki Bahçecik ve Tekke ikisi birlikte o muhteşem Şelalesi her taraftan çıkan kaynak suları, Bahçecik’in yüzlerce yıllık tarihi çeşmesi bence çok özel etrafının düzgün bir şekilde insanların oturabileceği dinlenebilecek mekana çevrildiğinde tarihi dokusuyla bir de muhteşem bir alan olduğunu düşünüyorum ki havza aynı zamanda devamında yaylaları da olan bir havza ve hemen yanındaki Akçakale tarafındaki kayalık üzerinde bulunan tarihi yapılar ile birlikte düşünüldüğünde aslında muhteşem bir turizm alanı Gümüşhane Süleymaniye, Tekke Beldesi’nin turizmin gözbebeği olma şansı çok yüksek olan bir coğrafya buranın yakınındaki Şiran tarihi taş yol yukarda ki dipsiz göllere giden taş yol aynı şekilde Süleymaniye, Tekke ve yukarıya doğru giden tarihi yine kervan yolu bunların hepsi birer turistik cazibe merkezi doğal ve tarihi rotalar bunların da açığa çıkarılması gerekiyor ama önce bir tespit yapılması gerekiyor. Bütün tarihi yapıların tescil yapılarak koruma altına alınması gerekiyor, koruma altına alınacak yapıların ilgili uzmanlar tarafından projeleri yapılarak fonlardan, hem ulusal fonlardan, Kültür Bakanlığı TOKİ’den destek alınabilir başka kurumlarda kaynaklardan destekler Avrupa Birliği’nden, Dünya Bankasından, Unesco’dan destekler alınarak onarılabilir.
Havza çok muhteşem ama maalesef hak ettiği şekilde tespit, tescil koruma ve restorasyonla geleceğe taşıma konusunda çok geri kalmış, çok yetersiz yani bu şekilde devam edersek herhalde 50 yıl sonra biz bu tarihi dokuyu ayağa kaldırabileceğiz ama bu gidişle 10 yıl sonra Süleymaniye de tarihi bu yapılar hızla yok olacak. Acil müdahaleye ve bilinçli ortak akılla uzmanların görüşüyle bu iki beldenin hızlıca aslına uygun şekilde korunup geleceğe taşınması gerekiyor aksi durumda bu değerlerle birlikte aslında turizmi de kaybederiz” dedi.
Haber: Arif AZAK
Arakli Medya