HASAN SUİÇMEZ YAZDI REZALET!

Yazımın başlığını böyle koymak istemezdim, ancak şahit olduğum bir gerçeği de bundan başka bir kelime ile anlatmam mümkün değildi! Hafta sonu nostalji amacıyla çoktandır binmediğimiz belediye otobüsüyle bir sahil turu yapalım dedik. Bunun için çömlekçi durağında Rize yönüne giden bir otobüs ile yolculuk yapmayı planladık. Durakta belli bir süre bekledikten sonra otobüsümüz geldi. Bekleyenler ile birlikte otobüse binerek Sürmene'ye doğru yola koyulduk. Otobüsümüz her zamanki gibi her durakta durup, bekleyen yolcuları alarak yoluna devam ediyordu. Ancak yükü her durakta daha da ağırlaşıyor, otobüsün içinde ayakta duran kadınlı-erkekli yolcularının sayısı arttıkça artıyordu. Görevi sadece bilet kesmek olan görevli ise her yolcu binişinde yüksek sesle; “ilerleyelim, beklemeyelim” diye yolcuları azarlarcasına ikaz ediyordu. Havaalanını henüz yeni geçmiştik ki; yeni bir durakta duran otobüsümüze bu kez bir hayli yolcu daha binmek üzere bekliyordu. Otobüs durunca yolcular binmeye başladı. İçerde adım atmaya yer olmadığı halde, bilet görevlisi doldurulmuş bir teyp gibi “ilerleyelim beklemeyelim” anonsunu yüksek sesle ve büyük bir iştahla tekrar ediyordu. Durakta uzun süre araç bekleyen yolcular için ne olursa olsun otobüse binmek önemliydi ve bunu otobüsün doluluğuna boşuna bakmadan yaparak aracın içine doluşuyorlardı.

Aracın orta kısmında tutunduğum bir demirden olayı seyrediyordum. Kucağında bebeği olan bayanlar, yaşlı kadınlar, ihtiyar amcalar bu kalabalığın içinde ayakta seyahat etmeyi bir lütuf sayıp seslerini de çıkarmıyorlardı. Otobüs tıka-basa dolu olduğu halde bir sonraki duraktaki yolcuları da almak için bilet görevlisi aynı anonsu tekrar tekrar yaparak, ilerleme olmadığı için bu sefer yolcuları azarlayıp sesini daha da yükseltiyordu. Kendisine baktığımı fark ederek beni de ikaz edip ilerlememi isteyince ben artık mecburen tabiri caizse patladım. Nasıl ilerleyeceğimi, yer olmadığını, bu yapılanın rezalet olduğunu, buna haklarının olmadığını, birileri haksız kazanç elde edecek diye; kadın erkek insanları böyle üst üste sıkıştırmanın ne vicdanla, ne ahlakla ve ne de İslam’la bir ilgisinin olmadığını söyledim. Koca otobüs sessizdi. Devamla, sizin lügatinizde araç dolu, yerimiz yok kelimesinin yeri yomu kardeşim deyince, bana hitaben: Git kardeşim derdini Belediye başkanına anlat diyerek öfkemi görmüş olmalı ki yerine oturdu. Belediye başkanına dert anlatmak bir yana, adamdan randevu alıp görüşene helal olsun diyoruz.

Normal yolcu minibüslerini polise denetlettirip bir yolcu bile fazla alanı doğduğuna pişman ettirip ceza yazdıranlar, belediye otobüslerinde, analarımızın, bacılarımızın, yaşlılarımızın çektiği bu çileyi görmüyorlar mı? Otuz kişilik oturma koltuğu olan bu otobüslere 150-200 kişi almanın, daha fazla ve haksız kazanç elde etmekten başka mantığı nedir? Teknik olarak bu otobüslerin bir istiap hattı yok mudur? Bir kaza anında fazla yolcudan dolayı meydana gelecek can kaybının katilleri olarak acaba sadece Azrail mi sorumlu tutulacak!

Müslüman bir ülkede ihaleyi alan insanların bu otobüslerdeki rezaletten haberleri yok mu? Denetim yapmakla görevli belediyeler, ihale sözleşmesine bir otobüsün en fazla ne kadar yolcu alabileceğini yazmıyorlar mı* Yazıyorlar da buna göz yumanlar varsa, bunlar elde edilen haksız ve haram paranın sorumluları değil midirler acaba?

Kimse kusura bakmasın bu ayıp ve rezalet sorumluların alnındaki kara bir lekedir. Nasıl yolcu minibüslerinin yolcu sayısı sınırlaması var, belediye otobüslerinin de olmalıdır. Dünyanın birçok ülkesini gezdim böyle bir rezalet görmedim. Toplu taşıma yapanlar bunu Allah rızası için yapmıyorlar ki her geleni araya sıkıştırıyorlar. Bu şekilde alınan paralar haramdır, haram. Haramın kimseye faydası olmaz unutmayın!

MEDYA TRABZON

Araklimedya.com