Bu sahada değil top oynamak, kelebek bile kovalanmaz!
Çek maçındaki lezzet bu maçta yoktu. Takımlar üç pası üst üste yapamadı. Böyle bir sahada topu iyi kullanmak gayreti içindeki Türk takımı çaresizliğin en kötüsünü yaşadı. Rakip Kuzey İrlanda da sert ve bozguncu bir oyunu seçince top bizde kaldı ama yarı sahayı bile geçemedik!
Böylesine folklorik bir maçta Hiddink neler hissetti acaba?
Değişik kadro
K. İrlanda karşısında bu kez oynamayanlar oynadı. Bireysel üstünlük hep vardı, takım oyunu yoktu. Kimseyi eleştirmek mümkün değil, bunu yapan büyük ayıp eder. Böyle hazırlık olmaz olsun. Yüreğim acıdı... Sakatlık olmasın diye hop oturdum hop kalktım!
İtişme halinde geçen ilk yarıda orta sahamızda Trabzonlu Selçuk, Nuri, Hamit ve onlara 'Hızır Servis' görevi sunan Tuncay'la durmadan pas alışverişi yaptık ama bir arpa boyu yol gidemedik. Kenarlarda Kazım ve Ozan İpek kimsesizleri oynadı. Oyuna ağırlık koyduk ama sonuca gidemedik. Rakip kendi sahasına gömülünce savunmamız da ileri çıktı. Göbekte İbrahim Toraman ve Servet kör dövüşüne renk kattı, seyreden azap çekmeye devam etti. Caner'i beğendim. Tuncay'ın arzulu oyununu seyrettim.
Goller de olmasa...
48'de Sercan ara pasına daldı çabuk davranıp topu ters köşeye bıraktı. Aniden golü bulduk, sevindik. Kenarda sfenks gibi oturuyordu Hiddink!...
Semih'le de şık bir gol bulduk. Beleş gollerle rakipsiz bir maçta kafa yaptık! Yine çok adam denedik, kontroldan çıktık.
Gülmeli miyim, hayıflanmalı mıyım bilmiyorum.
İlker Yasin'in kulakları çınlasın ama ağlamak istiyorum!
Bu maçı yazmak vallahi oynamaktan daha büyük bir azap...
Hepimize geçmiş olsun.

