Dişisiz kalan erkek kelebek istilası
- 40 yaşından küçük olanlar anlamaz, diye.
* * *
4 saniyelik görüntü; 30 yıl önceki bir kadın sekreterin, 30 yıl sonra yeniden sekreterliğe başlaması üstüne...
* * *
30 yıl sonra yeniden sekreterliğe başlamış olan kadın, önündeki bilgisayarın tuşlarında bir şeyler yazıyor.
* * *
Yazdığı satırın sonuna geldiğinde de; daktiloda yazı yazma alışkanlığıyla, makinede kâğıdın takılı olduğu “şaryo”yu sağa çekercesine; bilgisayarın ekranını hızla sağa çekiyor...
* * *
Solmaz Kamuran, 4 saniyelik video klibi bendenize gösterdiğinde; hiçbir şey anlamadım.
30 yıl sonra yeniden sekreterliğe başlamış kadının, bilgisayarda yazı yazmakta olduğunu bile fark edemedim.
* * *
Nasıl fark edeyim ki; bendeniz de hâlâ 45 yaşındaki, “pancar motoru” dediğim “Adler” marka daktilo makinesinin sevdası içindeyim.
Daha başka marka makineler de var ama; en eskisi, Göztepe’de her sabah takırdayan “Adler”...
* * *
Solmaz, 4 saniyelik video klibin neyi anlattığını açıklamasa; görüntüyü çözümlemem, hiç de kolay olmayacaktı; 40’ından da küçük olmadığım halde...
* * *
Teknolojinin jet hızıyla değiştiği bir “küreselleşme” sürecinde; hâlâ daha “vatan millet Sakarya” pöstekisinin üstünde bağdaş kurmaya çalışmak; ürete ürete sadece çözümsüzlük üretmede...
* * *
Bunun da öcünü, yılın en uzun günlerinde kapkara bulutlardan inen sağanaklarla; mahalleleri basan, arabaları sürükleyen sular seller almakta galiba...
* * *
“Mistik inanç” platosundan yayılan ruhani yorum dalgalarına karşın da; uyuşturucu kaçakçılığında, yüzde 300 oranlarında bir artış olmuş son dönemlerde.
* * *
Kentlerdeki hırsızlıklar konusunda da bir uyarı yapılmakta:
- Hırsızlar, apartman girişlerindeki dairelere ait posta kutularına bakıyorlar. Hangisi en çok doluysa, sahiplerinin tatile gitmiş olduğunu anlayarak, hemen onların kimsesiz dairelerini soyuyorlar. Tatile çıkanlar, komşularından posta kutularının boşaltılmasını ve dolu bırakılmamasını rica etsinler...
* * *
1977 yılında; kendi yörüngesinde dönüp duran gezegenleriyle birlikte, bizim “güneş sistemi”nin dışına çıkacak, bir “Voyager II” gönderildi Uzay’a.
* * *
“Voyager II”, hâlâ daha “Güneş sistemi”nin dışına çıkamamış olsa bile, dünyadan en uzakta olan insansız uzay aracı.
* * *
Geçtiğimiz mayıs ayında, “Voyager II”den farklı bir frekans, hiç rastlanmamış bir ses titreşimi geldi dünyaya...
ABD’de NASA’da çalışan uzmanlar, ilk kez Dünya’ya gelen bu değişik frekansın sırrını çözmeye uğraşmaktalar.
* * *
“Voyager II”, 2025 yılına kadar sürdürecek “güneş sistemi” dışına çıkma yolculuğunu ve Dünya’ya mesajlar göndermeyi...
* * *
Sanırım o zamana kadar, bizde de çözülür “Kürt sorunu.”
* * *
Gündem ise hep aynı totoloji...
Giritli bir filozof:
- Bütün Giritli filozoflar yalan söyler, demiş.
Giritli filozof doğru söylemiş.
* * *
Giritli filozof doğru söylediğine göre:
- Demek ki bütün Giritli filozoflar yalan söylemiyormuş.
* * *
Öyleyse Giritli filozof yalan söylemiş. O da yalan söylediğine göre; demek ki Giritli filozof doğru söylemiş.
* * *
Giritli filozof doğru söylediğine göre, demek ki hepsi yalan söylemiyormuş.
* * *
Öyleyse Giritli filozof yalan söylemiş...
* * *
İnsanın bağırası geliyor:
- Aaa yetti yahu!
* * *
Bu arada bir de kelebek istilasına uğradı İstanbul...
Evlerin içinde, dışında uçuşup duran, açık kahvemsi yüzlerce kelebek...
* * *
Güney Amerika’daki eski Maya uygarlığında da bir kehanette bulunulmuş:
- Kelebeklerin çoğalması, denmiş; deprem olacağını gösterir. Zaten 2012 yılında da, Dünya batıp yok olacak.
* * *
Kimse sözünü etmek istemese de, İstanbul’da bir deprem gerçeği var.
Derken birden çoğalan kelebekler...
Bir tanesi de, bizim Göztepe’deki yazı odasının penceresinde yapışıp kalmış.
* * *
Neyse ki, birkaç kelebek bilgini, halkın hassasiyetini ve kaygılarını giderecek açıklamalar yaptılar:
- Uçuşup duran kelebekler, erkek kelebekler. Yağmur nedeniyle dişi kelebekler görünmez olduğundan, kendilerine dişiler arıyorlar.
* * *
Erkek kelebeklerin zamparalık özleminden, deprem haberciliği çıkarmak da, buluttan nem kapmaya benziyor.
* * *
Ünlü alınganlık fıkrasını hatırlayalım.
Adamın biri, kendisine:
- Buluta bak buluta, diyen arkadaşına:
- Sen bana kaz dedin, diye tutturmuş.
* * *
Arkadaşına:
- Sen bana kasıtlı gösterdin bulutu, diyormuş. Bulut yağmura dönüşür, yağmur göle dönüşür, gölde de kazlar yüzer. Sen bana kaz dedin!
* * *
Özellikle emekli militerlerin yanında da, buluttan söz etmemekte yarar var.
* * *
Bakalım Uzay’dan gelen değişik ses titreşiminin sahibi bulunabilecek mi?

