Galatasaray kontrataklarda çok beceriksiz ve de çok zaman kaybediyor. Arda rakibi bastırıp topu çalıyor ara taksimi geçmeden topu ayağından çıkartmıyor. Topu çabuk kullansa gol olacak, gecikince Barış, Baroş ikisi birden ofsayte düştüler. Keza Barış. Büyük bir enerjiyle oynuyor, rakibin ensesinde bitiyor, boş alanlarda topla buluşuyor, sonuç yok! Barış topu adeta kırıyor. Kale içine kestiği top bel hizası; Baroş ona ne kafa ne ayakla vurabilir. Bu ne beceriksizlik!
İkinci yarı Galatasaray takım halinde daha iyi. En azından rakiple mücadele ediyor, oyunu bırakmıyor. Son hareketler ikinci gol gelene kadar yine beter. Messi'yle kıyaslanan Arda bile kaleciyle karşı karşıya gol kaçırıyor! Böyle de gol kaçmaz ki derken Arda, Sarp, Arda paslaşmasından güzel bir gol geldi. Ne zaman ki üçüncü golü attılar takım kendine geldi ve sahayı daha rahat kullandılar. Oyun güzelleşti. Belli ki kötü gidiş onları etkilemiş. Galatasaray üçüncü golü de rakip kaleyi ablukaya alarak attı.
Ufuk için de bir not; yediği golden önce Sezer'in mükemmel şutunu kurtarışı Cassias, yediği gol matitas! Bu çocuk daha çok acemi. Blokajları hatalı.
Eskişehirspor ikinci yarı başında Galatasaray'ın sol kanadını felç etti. Hakan Balta'dan daha iyi gözüken Serkan önünde oynaması gereken Arda'nın seyyar müfreze gibi her yerde dolaşmasından ötürü yalnız kalınca tekledi. Burhan Eşer milli oldu. Bu Serkan'ın hatası değildi. Eskişehirspor da bu baskısını fazla sürdüremedi. Galatasaray savunması da bu sefer iyi kademe yaptı. Batuhan'ı hapsettiler. Hakem Kuddusi Müftüoğlu Servet'in eline çarpan topta penaltıyı es geçti.

