İsrail ve ABD
İsrail’e destek veriyor!
Biden’in bu lafları ettiği gün, BM Genel Sekreteri Ban Ki-moon İsrail’i kınıyor, Gazze’deki haksız ambargonun kalkmasını istiyordu! BM Sözcüsü Chris Gunnes de “Gazze açık hapishanedir” diyerek ambargonun gerçek mahiyetini tasvir ediyordu!
Daha önce de Güney Afrikalı rahip Desmund Tuttu, İsrail’in “insafsız bir ırk ayırımcılığı” yaptığını açıklamıştı.
Bunlar ne Müslüman ne de anti semit insanlar...
ABD Başkan Yardımcısı’nın İsrail’e arka çıkan sözleri ancak ülkesindeki İsrail lobisinin nasıl güçlü olduğunun kanıtı olabilir!
İsrail lobisinin hükmedici gücünden eski Başkan Jimy Carter bile nasıl şikâyetçi olmuştu!
İsrail lobisi
Bu konuda en iyi kaynak Chicago ve Harvard profesörleri John Mearsheimer ve Stephan Walt’ın yazdığı “İsrail Lobisi ve Amerikan Dış Politikası” adlı 500 sayfalık kitaptır.
Türkçesi de yayımlandı, tavsiye ederim.
Kitap hem lobinin etki gücünü gözler önüne seriyor, hem körü körüne İsrail’i desteklemenin Amerikan çıkarlarına nasıl zarar verdiğini de anlatıyor. Kitapta istatistiklerle gösterildiği gibi, dünyadaki Amerikan karşıtlığının önemli bir kaynağı, İsrail’e verdiği körü körüne destektir.
Yazarlar, İsrail’in “güvenlik ihtiyacı”nın abartıldığını, Gazze ve Batı Şeria’daki işgalden vazgeçecek bir İsrail’in barış yoluyla daha güvenli hale geleceğini de belirtiyorlar.
Çünkü terörü de ABD karşıtlığını da besleyen en önemli etkenlerden biri İsrail’in militarist, işgalci politikalarıdır.
Gerçekten, sorun İsrail militarizmidir. Kitapta belirtildiği gibi, İsrail’in askeri harcamaları, petrol zengini İran’laSuriye’nin toplamından fazladır! İsrail ordusu “yönetmeden hükmeden ordu” kavramının tipik örneğidir.
Keskin sirke...
İsrail, savaşla da terör metotlarıyla da BM kararlarına uymaya mecbur edilemez, edilemiyor da...
İsrail’i BM kararlarına uymaya zorlayacak güç, son olay göstermiştir ki, barışçı, sivil hareketlerdir!
İnanıyorum ki, “Mavi Marmara” tarihsel bir dönemecin simgesi oldu.
Bakın Biden bile İsrail’i ancak mahcup bir dille savunabildi, nihayet “soruşturma beklensin” diyebildi.
Obama zaten İsrail’e ‘ölçülü bir mesafede’ duruyor.
Bütün dünyada İsrail’e karşı hem kitlesel, hem siyasi tepkiler yükseliyor.
İsrail’e geri adım attırıp ‘tutukladığı’ bütün insanları serbest bıraktıran güç, işte bu barışçıl ve siyasi faktörlerdir.
İsrail’in barbarlığını protesto edenler arasında her dinden, her milletten, özellikle de ellerinde Türk bayraklarıyla ‘sofu’ Yahudilerin de bulunması çağımızın gelişmekte olan bir dinamiğinin fotoğrafıdır; bunun adı vicdandır...
Barışçıl siyasi metotlar bu kadar etkili hale gelirken, bir İsrail diplomatik misyonuna ya da bir sinagoga saldırılması yahut haklı protestoların taşkınlıkla “anti semitizm” gösterilerine dönüşmesi siyaseten köşeye sıkışmış olan İsrail’e cankurtaran simidi sunmak olacaktır!
Unutmayalım, keskin sirkenin küpüne zarar vermesi, fizik kanunları gibi geçerli bir kuraldır.

