Almanlar ve Japonlar II. Dünya Savaşı sonrasında “sevilmeyen uluslardı...”
Savaş boyunca işledikleri insanlık suçları küresel “tepki psikolojisi” daha sonraki yıllara da uzanmıştı.
Elbette “bütün Almanlar ve bütün Japonlar” gibi bir genelleme haksızlıktır ama ne yazık ki küresel hükümlerde böyle bir “toptancılık” vardı.
Almanlar ve Japonlar ise kendileri için şöyle bir “psikolojik korunma kalkanı” oluşturmuşlardı.
“Dünyanın bizi sevmediğini biliyoruz ama bizi sayıyorlar çünkü saymak zorundalar. Bunu da biliyoruz.”
Gerçekten Almanya ve Japonya savaş sonrası muhteşem bir ekonomik kalkınma gerçekleştirdi.
Bu ikisinin ekonomik mucizesi önünde büyük saygı duyuldu.
“Sevilmeyen ama saygı duyulanlar olmak” elbette beraberinde “yalnızlık” ve “itelenmişlik, dışlanmışlık” toplumsal ruh arızası sendromunu üretiyordu.
Zamanla bu durum törpülendi, dışlanma katsayısı aşağılara çekildi.
Fakat...
Kalıntıları hâlâ sürüyor.

 

ÇEKİÇ-ÇİVİ SENDROMU
İsrail, bu hükümetiyle daha da açık seçik hale gelen “zorba” tavırlarıyla giderek -yukarıdaki satırlarda anlattığım- II. Dünya Savaşı sonrasının Almanya ve Japonya’sının “ruh ikizi” olmak yolunda...
Karşıtlarını geometrik diziyle katlayarak çoğaltıyor.
“Kendini çekiç ve kendi dışındakileri çivi” olarak algılayan bir psikolojiyle “vuruyor, vuruyor, vuruyor...”
Küçücük bir coğrafyaya sıkışmış küçük nüfuslu bir devletin kendisinden çok daha büyük güçlere kafa tutuşu, ayakta duruşu, etrafındaki devletleri sindirmesi, kullandığı yöntemler onaylanmasa da İsrail’in gücüne saygı duyulmasına neden oluyor.
Ama süreç aynı...
İsrail giderek yalnızlaşmakta.
Bin yılı çok aşkın bir süredir zaten itelenmiş, ötekileştirilmiş, yalnız bırakılmış Yahudilerin nihayet 60 yıl önce ata topraklarına dönmeleri ve bir vatana kavuşmuş olmaları önemlidir.

Yahudi Yahudiye karşı
İç politikada oy hesaplarının, gelir geçer hükümet ortaklığı ödünlerinin gölgesinde bu kavuşmayı çarçur etmek bugünün nesilleri kadar çok acılar çekmiş daha önceki Yahudi nesillerine de ihanettir.
Çekiç çiviye değil bazen çiviyi tutan parmağa vuruyor.
Ayrıca...
Başta nesiller boyu perişan edilen Filistinliler olmak üzere yöredeki yaraları deşmek de çok yanlış.
Ne yazık ki bu tavrı hiç benimsemeyen halkının büyük bölümü de acı çekiyor, küresel ölçekte kendi devletinin dışlanmak, ötekileştirilmek ve yalnızlık sürecini yaşamak zorunda kalıyor.
FKÖ lideri Yasser Arafat ile el sıkışan ve barış anlaşması imzalayan ve bu nedenle aşırı sağcı bir Musevi tarafından öldürülen eski İsrail Başbakanı Yitzak Rabin ya da Filistin’e üniversite, havalimanı, hastaneler kurarak barışçıl çözümler arayan Nobel Barış Ödüllü bugünkü İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Peres ve onların doğrultusunda İsrail bilgeleri var.
Onların oluşturduğu -nispeten- olumlu imaj süratle eprimekte.
Elbette bütün bu oluşumların tek sorumlusu İsrail değil. 
Hamas’ın, Hizbullah’ın, FKÖ’nün, İran ve Suriye destekli “kan dökücü” tacizleri, kaçırılan uçaklar, Achille Lauro vapuru, havalimanı sabotajları, canlı bombalar, çocuk bahçelerine atılan roketler, Münih olimpiyatlarında kaçırılan ve öldürülen milli sporcular ve daha böyle pek çok eylem ve saldırı hafızalara kayıtlıdır.
Bunlar Peres, Rabin ve onlar gibi bilge liderlerin yönetiminde akılcı “kriz yönetimleriyle” aşılmaktaydı. 

En büyük açıkhava hapishanesi
Ama... 
İsrail özellikle son yıllarda “kriz yönetimini” beceremiyor.
Ağzına yüzüne bulaştırıyor.
Gazze ablukası” gibi en büyük “açıkhava hapishanesi” ayıplarına, insanlık suçlarına imza atıyor.
Son “insani yardım” gemileri bu ablukada bir gedik açmayı da amaçlıyordu.
Kan dökerek, beceriksizce de olsa İsrail bunu önledi.
Fakat...
Ardından gelen İrlanda’nın “insani yardım” gemisi yolda.
Onun da hedefi Gazze ablukasını yarmak.
Öyle görünüyor ki bu girişimler sürecek.
Kendi gazetelerinde bile “7 aptal adam” manşetleriyle tokatlanan bu yönetim hele şu pamuk ipliğine bağlı çoğunluğuyla ayakta durmakta çok zorlanacak.
Kendini korumak ve iç politikada prim yapmak için İsrail’i ve yöreyi daha da gerecek tehlikeleri göze alan çılgınlıklarından kaygı duymak için yeterince sebep var.
Başbakan Netanyahu ve hükümet ortağı partinin lideri Liberman tarih kürsüsünde yargılanacaktır

Misafir Avatar
İsim
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×